SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’S SALAT

<< 270 >>

DEVAM: 48. Cahiliye Müşriklerinin Kabirlerinin Başka Bir Yere Nakledilip Yerlerine Cami Yapılması

 

حدثنا مسدد قال: حدثنا عبد الوارث، عن أبي التياح، عن أنس قال:

 قدم النبي صلى الله عليه وسلم المدينة، فنزل أعلى المدينة في حي يقال لهم بنو عمرو بن عوف، فأقام النبي صلى الله عليه وسلم فيهم أربع عشرة ليلة، ثم أرسل إلى بني النجار، فجاؤوا متقلدي السيوف، كأني أنظر إلى النبي صلى الله عليه وسلم على راحلته، وأبو بكر ردفه، وملأ بني النجار حوله، حتى ألقى بفناء أبي أيوب، وكان يحب أن يصلي حيث أدركته الصلاة، ويصلي في مرابض الغنم، وأنه أمر ببناء المسجد، فأرسل إلى ملأ من بني النجار، فقال: (يا بني النجار ثامنوني بحائطكم هذا). قالو: لا والله، لا نطلب ثمنه إلا إلى الله، فقال أنس: فكان فيه ما أقول لكم، قبور المشركين، وفيه خرب، وفيه نخل، فأمر النبي صلى الله عليه وسلم بقبور المشركين فنشبت، ثم بالخرب فسويت، وبالنخل فقطع، فصفوا النخل قبلة المسجد، وجعلوا عضادتيه الحجارة، وجعلوا ينقلون الصخر وهم يرتجزون، والنبي صلى الله عليه وسلم معهم، وهو يقول:

اللهم لا خير إلا خير الآخرة - فاغفر للأنصار والمهاجرة.

 

[-428-] Enes İbn Malik'ten şöyle nakledildi: "Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Medine'ye geldi. Şehrin yukarı kesimlerinde bulunan ve kendilerine Benu Amr İbn Avf denilen ailenin mahallesinde konakladı. Burada on dört gece kaldı. Sonra Neccaroğulları'na haber saldı. Onlar da kılıçlarını kuşanmış bir vaziyette geldiler. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir binek üzerinde, Ebu Bekir ise onun terkinde idi. Neccaroğullarının ileri gelenleri ise, onun etrafındaydı. Bu tablo hala gözümün önündedir.

 

Nihayet Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebu Eyyub'un evinin önündeki bahçede durdu. Nerede namaz vakti girerse oracıkta namazını kılmayı severdi. Koyun ağıllarında bile kıldığı olurdu. Nihayet mescidin yapılmasını emretti. Neccaroğulları'nın ileri gelenlerine (gelmeleri için) haber yolladı. (Gelince) onlara 'Şu arsanız ve duvarınızın değerini bana söyleyin' buyurdu. Onlar da, 'Hayır Allah'a yemin ederiz ki bunun bedelini istemiyoruz. Biz, onu Allah için bağışlamak istiyoruz' diye karşılık verdiler."

 

Enes şöyle dedi: "O arsada, şu an size anlattığım gibi, müşriklerin kabirleri, harabeler, duvarlar ve hurma ağaçları vardı. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) müşriklerin kabirlerinin çıkarılıp başka bir yere nakledilmesini emretti. Harabeler düzlendi. Hurma ağaçları ise söküldü. Hurma ağaçlarının gövdeleri, kıble istikametine diziidi. Kapının etrafı taşlarla örüldü. Ashab-ı kiram, recez vezninden beyitler söyleyerek taş taşımaya başladı. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de, onlarla birlikte çalışıyordu. Bir yandan da şu beyti söylüyordu:

 

Allah'ım! Yoktur hayır ahiret hayrından başka

Ensar ve muhacirleri sen bağışla"

 

Allahumme la hayrun illa hayrun ahreti fağfiru’l-Ensari vel Muhacire

 

 AÇIKLAMA:     "Cahiliyye müşriklerinin kabirlerinin başka bir yere nakledilmesi mümkün mü?"; Peygamberler ile onlara tabi olan insanların kabirleri başka bir yere taşınmaz. Çünkü, kabirlerin açılıp taşınması, onlara karşı yapılmış saygısızlık anlamına gelir. Müşrikler için ise, böyle bir şey söz konusu olamaz. Çünkü onlara karşı saygı gösterme zorunluluğu yoktur.

 

İmam Buhari, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in "Peygamberlerinin kabirIerini mescid edinen Yahudilere Allah lanet etmiştir." sözü ile şu sonuca ulaşmak istemiştir: Kabirlerin ibadethaneye dönüştürülmesine yönelik tehdit, peygamberlerin veya salih kulların kabirlerini, onlara gösterdikleri aşırı saygıdan dolayı cami olarak kullananları da kapsar. Nitekim cahiliye dönemi insanları da, kabirIere bu şekilde saygı gösteriyordu. Bu davranışları daha sonraları, kabirlere ibadet etmelerine neden olmuştu. Aynı şekilde bu tehdit, onların kabirlerini açıp, kemiklerini bir başka yere naklederek mezar yerlerine cami yapanları da kapsar. Bu hüküm, aslında peygamberlere özeldir. Ancak onlara tabi olanlar hakkında da aynı hüküm geçerlidir. Kafirlerin ise, kabirlerini açmakta ve onları küçük düşürücü davranışta bulunmada bir sakınca yoktur. Mezar yerlerine cami yaptırmak, onlara yönelik aşırı saygı anlamına gelmez. Böylece, Allah Resulü (s.a.v.)'in müşriklerin kabirlerinin açılmasına 'yönelik davranışı ve onların mezar yerlerine mescidini yaptırması ile peygamberlerin kabirlerini mescid edinenlere lanet okuması arasında yukarıda işaret ettiğimiz farktan dolayı bir çelişki olmadığı anlaşılır.

 

"Kabirlerde mekruh olan namazlar"; Kabrin üzerinde, kabre karşı, veya iki kabir arasında kılınan namazlar mekruhtur. Bu konuda İmam Müslim, Ebu Mersed el-Ganevi kanalıyla merfu' olarak şu hadisi nakletmiştir: "Kabirlerin üzerine oturmayın, onlara doğru veya onların üzerinde namaz da kılmayın!" Bu hadis Buhari'nin şartlarına uygun değildir. Bu yüzden o, konu başlığında ona temas etti. Akabinde de, Hz. Ömer'den gelen ve bu rivayetteki yasağın namazın fasit olduğuna delalet etmediğini gösteren rivayeti nakletti. Söz konusu rivayetin metni şöyledir: "Hz. Ömer, Enes İbn Malik'i bir kabrin yanında namaz kılarken görünce "kabre dikkat et! Kabre dikkat et!" demişti." Enes onun kabir yerine kamer / ay dediğini zannetmişti. Onun kabir dediğini anlayınca kabrin kenarına geçip orada namaz kılmıştı."

 

(Namazını iade etmesini emretmemişti) Bu sonuç, Enes'İn namaza devam etmesinden çıkarılmıştır. Eğer burada namaz kılmak, namazı bozacak olsaydı, şüphesiz o, namazını bozar ve uygun bir yerde yeniden kılardı.

 

(Ümmü Habîbe ve Ümmü Seleme); Her ikisi de Nebi s.a.v.in hanımlarıdır. Habeşistan'a hicret eden Müslümanlar arasında idiler.

 

İmam Müslim'in Cündüb'den naklettiği rivayete göre Nebi s.a.v. bu hadisi vefatından beş gün önce söylemiştir. Rivayette şu şekilde bir de, ilave vardır; "Kabirleri mescide dönüştürmeyin. Ben, size bunu yasaklıyorum!" Burada hadisin ne zaman söylendiğinin belirtilmesi, bu hük­mün neshedilmemiş muhkem bir hüküm olduğunu gösterir. Çünkü Allah Resulü'nün hayatının son demlerinde söylenmiştir.

 

(İçine de o görmüş olduğunuz resimleri çizerlerdi); İlk Hıristiyanlar, salih kulların resimlerini ibadethanelerine yaparak, onların resimlerine bakıp motive olmayı, onların iyi hallerinden ders almayı ve onlar gibi çalışmayı hedeflemiş­lerdi. Daha sonra arkalarından pek çok nesil gelip geçti. Onların gayelerinin ne olduğunu bilemez hale geldiler. Şeytan da onlara 'Sizden önceki nesiller, bu resimlere İbadet edip gerekli saygıyı gösteriyordu' diyerek vesvese verdi. Niha­yet, o muttaki ve salih atalarının resimlerine ibadet etmeye başladılar. Bundan dolayı Nebi s.a.v. bu sonuca götürecek bir aracın önüne geçmek İçin bu tür davranışları yasaklamıştır. Ayrıca hadiste, resim yapmanın haram olduğuna dair bir delil vardır.

 

Beydâvî şöyle demiştir; "Yahudi ve Hıristiyanlar, peygamberlerini yüceltmek maksadıyla onların kabirlerine secde edip, onları namazlarında yöneldikleri kıbleler haline getirmiş ve bu kabirleri put edinmişlerdi. Bu yüzden Allah Resulü onları lanetlemiş, Müslümanlara da onlar gibi olmalarını ya­saklamıştır. Kabre doğru yönelmeden, bir de tazim için değil de, hayır ummak gayesiyle salih bir kulun kabrinin yanında cami yapmak, bu tehdidin kapsamına girmez.

 

(Ebu Bekir onun terkindeydi); Nebi s.a.v. Ebu Bekir'i onurlandırmak ve ona verdiği değeri göstermek için onu terkine bindirmişti. Yoksa Ebu Bekir'in de hicret sırasında bindiği bir devesi vardı.

 

(Değerini bana söyleyin); Allah Resûlü'nün bu sözü şu manaya gelir: "Arsanızın fiyatını söyleyin ki, ben de onun için takdir ettiğim bedeli söyleyeyim." Nebi s.a.v.? pazarlık için böyle konuşmuştu.

 

(Biz, onu Allah için bağışlamak istiyoruz') İsmâîlî nüshasında bu ifade yeri­ne "biz onun bedelini ancak Allah'tan umarız" ibaresi yer almıştır.

 

Hadisten Çıkan Sonuçlar

 

1- Müslümanın gördüğü ilginç şeyleri anlatması caizdir. Bunların hükmünü açıklamak ise âlimlere düşer.

2- Haram işleyenler kınanır.

3- Hükümler konusunda akıl değil, dinin söylemleri esastır.

4- Kabristanda namaz kılmak mekruhtur. İster kabrin üstünde, ister yanında isterse ona karşı olsun bu hüküm değişmez.

5- Kişi mülkiyetini elinde bulundurduğu mezarlıkları hibe edebilir ve satabilir.

6- Saygı duyulması gereken kimselere ait olmamak kaydıyla belirsiz hale gelmiş mezarlar başka bir yere nakledilebilir.

7- İçindeki mezar kalıntıları çıkartılıp başka yere nakledildikten sonra müş­riklerin kabirlerinin bulunduğu yerde namaz kılınabilîr.

 

8- Müşriklerin kabirlerinin yerine cami yapılabilir.

 

 

باب: الصلاة في مرابض الغنم.

49. Davar Ağıllarında Namaz Kılmak

 

حدثنا سليمان بن حرب قال: حدثنا شعبة، عن أبي التياح، عن أنس قال: كان النبي صلى الله عليه وسلم يصلي في مرابض الغنم، ثم سمعته يقول: كان يصلي في مرابض الغنم، قبل أن يبنى المسجد.

 

[-429-] Enes İbn Mâlik'ten şöyle nakledilmiştir: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem davar ağıllarında namaz kılardı."

 

Bu hadisi Enes'ten nakleden ravi "daha sonraları Enes'in, 'Mescid inşa edilmeden davar ağıllarında namaz kılardı' dediğini işittim" demiştir.

 

 

AÇIKLAMA:     (Davar Ağıllarında Namaz Kılmak); Enes'in naklettiği bu hadis de bir önceki hadisin bir bölümüdür. Önceki hadiste Allah Resûlü'nün namaz vakti nerede girerse, davar ağılında olsa bile oracıkta namaz kılmayı sevdiği belirtilmişti. Burada ise, mescid inşa edilmeden önce böyle yaptığından bahse­dilmiştir. Mescid inşa edildikten sonra Nebi s.a.v. mescid dışında, bir zaruret bulunması durumu hariç, namaz kılmayı sevmezdi.

 

ibn Battal şöyle demiştir: "Bu hadis koyun sidiği ve pisliğinin pis olduğunu söyleyen İmam Şafiî'ye karşı bir delildir. Çünkü davar ağıllarında bunların bu­lunmadığı bir yer yoktur." Ancak "Asıl olan temizliktir. Genellikle buralarda ne­casetten kurtulmak mümkün değildir. Asıl ile genel çeliştiği zaman asıl tercih edilir" denerek ona da itiraz edilmiştir. "Temizlik Bölümü"nde "Deve Bevli" ko­nusunda bu mesele ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir.

 

Uyarı: Hadisin devamı, Nebi s.a.v.'in mescidin inşasından sonra koyun ağıllarında namaz kılmadığını gösterir. Ancak "Temizlik Bölümü"nde geçtiği üzere, buralarda namaz kılınmasına müsaade etmiştir.